just 2
z. 1. tam: just across from us tam karşımızda. just at that spot tam o noktada. just in time tam vaktinde. That´s just what I´ve been looking for. O tam aradığım şey. 2. hemen, şimdi, biraz önce: She has just arrived. Şimdi geldi. I was just going out the door when the telephone rang. Tam kapıdan çıkıyordum ki telefon çaldı. 3. ancak, yalnız, sadece: There are just two new students this year. Bu sene ancak iki yeni öğrenci var. 4. anca, ancak, zorla, güçlükle, güçbela: From that window you can just see a bit of the Galata Tower. O pencereden Galata kulesinin azıcık bir kısmını anca görebilirsin. Her house is just within the city limits. Evi anca şehrin sınırları içinde kalıyor.